16 Kasım 2015 Pazartesi

Düşüncenin Engelleri !

    İnsan neredeyse "sıfır" doğar bilgi namına , daha doğal, daha içgüdüseldir fiilleri ! Aslına bakarsanız bu ömür boyu devam eder insanda ama , öğrenilenler o kadar ön plana yerleşir ki , bu sistemimiz bu süreçte bilinçaltına doğru kayar. Hatta ne kadar bu konunun farkındalığından da uzak olursak , o kadar derinlere iner zihinde . Bu sebeptendir ki kontrolsüz bir hal alır . İhtiyacımız olduğu her zaman gelmez . Bazen vücudun kimyasal salgıları baskın gelir , öyle işler , bazen geçmişten bir tetik harekete geçirir , bir refleks gibi çalışır , bazen de kişisine göre farklı sebeplerle . Yine de sonuçta "Kontrolsüzdür" . Farkındalık zaten buradaki amaçlarımdan biri. Temelde bazı noktalar daha önce bahsettiklerime benzese de , değindiğim konu farklı bu noktada .     Neyi etkiliyor peki bu durum ? Günlük hayatımızdaki hemen hemen herşeyi ! Şu var ki , karakterimizi tam olarak etkilediği söylemez . daha çok karakterimiz , karakterimizi oluşturduğumuz niteliklerimiz özümüzü engeller . olması gerekeni bozar . Hmm.. O zaman karakterimizi mi değiştireceğiz ? Tabi ki hayır ! Tepkilerimizin , daha doğrusu herhangi bir andaki düşüncelerimizin bütününün özümüzle alakası olup olmadığını da karşılaştırıp , asıl doğru yada yanlış seçimin ne olduğuna ulaşmamız demek olur .
    Bu konuda da farkındalık sağlamak tabi ki bu yazımdakilerle olacak bir şey değil . Her şeyden önce beyindeki gürültüyü durdurup , sırayla temel düşünülmesi gereken bireysel konulardan yakn çevreyle olan etkileşimlerin düşüncelerine ... bu şekilde genişleyerek sistemli ve yavaşça düşünceleri düzene sokmak gerek . Sonrasında kendi içinizde hepsini takip eden bir kişi olarak siz . Bunu sağlamak düzene soktuğunuz tüm düşünceleriniz hakkında objektif bir şekilde düşünebilmenizi ve farkındalık sağlayan filtrelerinizden geçirebilmenizi sağlar. Bu düzeni koruduğunuz sürece , farkındalık konusunda herşeyi kontrollü bir biçimde kendinize ekleyebilrsiniz .
   Dönelim konumuza . Örneğin korkusal refleksler . Hepimiz bir yerden takılıp düşerken aynı şeyi yaşarız , özümüzün temellerinden olduğu için , tabi düşüşten kendimizi kurtarabilmek deneyimle arttırılabilecek bir beceri . Düşmek burada heyecan ve-veya korku ile beraber çalışır aslında , vücutta adrenalin salgısını arttırır , düşünme hızını ve kas reflekslerini arttırır , sonucu biliyoruz . Peki heyecan , korku bunların tetiklendiği çok farklı alanlarda neden donup kaldığımız oluyor ? Çünkü önüne düşüncelerimiz geçiyor o an . Doğal tepkilerimizden daha baskın geliyor . Örneğin yeterli ve anlaşılır olduğunu umarak , her "an" da farkında olmanın önemine dikkat çektiğimi umuyorum . Donup kalmamamız da , o an için cevap vermeye ihtiyacımız olanı kesintiye uğramadan kullanabilmemizi sağlar . Bu bir cevap sa , cevap , refleks ise refleks , ne ise o . Sınavda sorulan soruya cevap , panik anında sağlıklı bir düşünce ... Tüm sakinliğinizin yanında en aktif kontrolü zihin aktivitenizle birlikte olmanız dileği ile ..

25 Mayıs 2015 Pazartesi

İç Huzur ..

Öncelikle iç huzurun tanımı ve hayatımıza etkileriyle başlayacak olursam , iç huzuru bulabilmek , önce kendinle barışık olmak ve çevremizde olup biten her şeyi gerçekten tüm sebepleriyle nasıl olduklarını , neden olduklarını anlayarak bilinçli ve farkında kalabilmek , dolayısıyla duygusal etkilerini de kontrol altına alabilmektir. Bilinmeyenin peşine düştüğümüz sürece iç huzuru bulmamız imkansızdır. Ve burada hatayı genel olarak soruların sahiplerinden cevap alma peşine düşerek yaparız . Kişi yeterli idrak seviyesine sahipse , kendini buna kapatmamışsa şayet , her insanın aradığı cevapları , emin olabilecek kadar net bir şekilde bulabileceği aşikardır. Tabi ki bunların hepsi aslında birbirine zincirleme ama öncelikle iç dinginliği sağlayarak bunlara kafa yorarsak , sonuca net bir şekilde ulaşmamız mümkün. Bu yolda kendimize sonuna kadar da güvenmek gerek tabi ki , yoksa ne kadar sonuç ta bulsak kendimizinkine güvenmeyip içten içe (bilinçaltımızda) sorunun kaynağında aramaya düşeriz tekrar . Zaten genel anlamda kişi kendi kendisini herhangi bir konu üzerinde engeller koymadığı müddetçe imkansız olmayan bir şey yoktur . Sonrasında iç huzur sadece cevaplanması gereken soruların yolunda değil sadece , tüm hayata bakış açımızı ve görümüzü genişleten , perdeleri kaldıran bir etkisi vardır . Eğer iç huzuru daimi olarak devam edebilirsek hep kendimiz de bunun etkilerini çok daha fazla görüp kazandırdıklarına teşekkürlerimizi sunmaktan , kendi potansiyelimizin , o verdiği hissin , evrene kadar uzanan algı şeklinin etkisi kalıcı hale gelmemizi sağlayacaktır . Tüm ciddiyetimizle yapmamız gereken bir süreçtir iç huzuru bulmak ve yoğun bir şekilde kendi önceliğimizi düşünmekle başlar ama bencillik için değil , potansiyeli yükseltip , hayatta daha önemli ve daha iyi bir etken haline gelebilmek için olmalı . İnanın bu seviyelere ulaştığınızda algılarınızın hissettirdikleri sizi çok daha farklı bir hale getirecektir .Gözlerinizi kapatıp derin bir nefes alın tün hayatı içinize çekercesine , sonra tüm güzelliklerin huzuruyla nefesi vererek rahatlayın ve gözlerinizi açın sadece bir şeyler görmeye değil , tüm duyularınızla odaklanın ve hissedin , tadın , koklayın . Belki zamanla bu evrenin açıklarını fark etmeye başlayıp , hiç tahmin etmediğiniz kadar güzel , isteklerinize sahip oldğunuz bir hayatı yaşayabilirsiniz , kim bilir ? ;)

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Sosyallik Anlayışı .

Daha önceki yazılarımda benzer bir şekilde ele aldığım bir konu olan günümüzün en aktif sıkıntılarından biri olduğunu düşündüğüm bir konuya daha değineceğim bu yazımda . Sosyallik ! Sosyal olmak anlayışı nedir ? Popüler olan her şeyi takip edip , uygulayabildiğimiz kadarını uygulayıp çevremiz içinde bir "En ......... !!!" mi olmak ? Bunu gerçekten özümüzde sahip olduğumuz için mi yapabiliyoruz yoksa utanç duyduğumuz yönlerimizi daha da örtmek için bir kılıf olarak kullanmaya başlayarak , sonra buna kendimizi de inandırarak bilinçaltımızla aradaki uçurumu arttırmış mı oluyoruz ? Bence bu içten içe insanda iki kişilikliğe sebep olduğundan eminim . Doğallık ! Göğüsünü gere gere kendi olmaktan gurur duyarcasına doğal olabilmektir asıl . Tabi ki bu sadece sosyallik konusunda değil birçok konuda da önemli farklar yaratır . Konumuzla alakalı olan ise , özünde insanların bizi biz olduğumuz için beğenmeleri , sevmeleri , saygı duymaları gibi şekillerde olmasıdır insanlarla aramızdaki ilişkilerin . Gerçi olmamasının sebebi artık ne yazık ki doğal olanların doğal olamayanlar arasında yer edinemediklerinden dolayıdır . Ama olay da burada kopuyor , Siz ödün vermek yerine özünüzde diretip etrafınızdakilere de bunun daha doğru olduğunu aşılayarak doğru olması gereken haline dönüştürmelisiniz . Tüm bunları nasıl yapacağız sorusuna cevap ta tabi ki yine önce kendi bilinçaltınıza farkında olan bir halde inerek kendinizden kaçtıklarınızla  yüzleşip öpüşüp barışmak , sonrasında meydanlara iki kişiliksiz , tek bir bütün halde tüm benliğinizin gücü ile korkmadan çıkmak olur . Alıntı bir söz gibi olacaksa da , doğru söze ne hacet ki ; " İhtiyacınız olan güç içinizde mevcuttur "

10 Nisan 2015 Cuma

At Gözlüğü !

Gittikçe artan bir sorun olduğunu gördüğüm için değinmek istediğim bir konu hakkında yazmak istiyorum . Her yeni nesil gitgide kendini farkında olmadan birçok konuda kısıtlamış , aslında çok dolu dolu yaşadığını sanıp boş yaşayan bir nesil haline gelme yolunda hızla devam etmekte . Kısaca , edinilen yaşam felsefeleri , alınan örnekler ve bu örneklerin doğruluk payını araştırmadan , hoşa gittiği yada bir şekilde beğendiği için körü körüne uygulamaktan olmaya devam ediyor bu gidişat . dolayısıyla temelde günlük hayatta aktif olması gereken mukayaseyi devre dışı bırakıyor . bununla beraber bu kısıtlamalar beraberinde kişideki eksiklikten ötürü algıda yanılgı ve aşırı bir ön yargı oluşturuyor . Öyle ki edinilen yargı bile doğru kabul ediliyor zihinde mukayesesiz . Ondan sonra kısa ilişki türleri , anlaşmazlıklar , kavga-gürültü , hepsi oluyor . Bunların kişide tetikçilerinden biri de çok büyük sıkıntılara sahip olduğu yanılgısının getirdiği sıkıntılardan kaçmak ! Kaçmak için de çok az düşünceyle tüm gün içinde hareket etmek oluyor sonucunda . Kişi kendine tüm bunlarla At Gözlüğünü takmış oluyor işte . Gelecekte önemli yerlerde hayallerimizi gerçekleştirmek için sadece hayalleri düşünmek ve kör bir şekilde , dayanaksız , başaracağına inanmak yetmez , başarsa bile ,bu kafada biraz şans eseri olmuş olur , gerçi bu daha kötü ya ! az düşüncenin yanına birde kibir eklenir bu sefer de , ne hoş !
 Öncelikle düşünülecek ne olursa olsun , düşünmekten korkmamalı , üstüne eğilmeli , sıkıntılar da olsa güzel düşünceler de olsa bunlar ! Sonra çevreye karşı ön yargıyı bırakıp yani bakmayı bırakıp aslını görmeye odaklanmalı hep , Gözlemlemeli de her şeyi , ne kadar veri olursa elinizde iş mukayaseye geldiğinde en doğruya yakınına ulaşmayı sağlar . İnsanlığın diğer canlılardan en önemli farklarından biri gelişmiş beyni ve düşünebilmesidir . En temel yeteneğimizi kullanalım en iyi şekilde . Bunun olmadığı , sadece temel ihtiyaçlarımız için yaşayarak diğer canlılardan farkımız olmaz eksiğimiz bile olur , şayet onların bile her birinin belirgin yetenekleri var ve onlar bile yeteneklerini sonuna kadar hep kullanıyorlar . ! Görüşmek üzere ..